Adalar Savunması şehircilik ve planlama ilkeleri çiğnenerek Büyükada’nın eğlence ve konut alanları bölgesine Adalar halkının görüşlerini yoksayarak yapılması planlanan cami projesi hakkında bir basın açıklaması yayınladı…
21.Nisan.2015
Basına ve Kamuoyuna,
Adalar’da yeni bir kent suçu işleniyor!
Adalar’da Hukuk kaçak, Cami kaçak, Belediye Başkanı kaçak!
İstanbul Büyükşehir Belediyesi bir kez daha şehircilik ve planlama ilkelerini gözardı ederek, hukuk kurallarını ve Adalar halkının görüşlerini, yaşam alışkanlıklarını ve kültürünü yok sayarak tepeden inme bir karara imza attı. İBB Belediye Meclisi geçtiğimiz günlerde Büyükada’da yeni bir camiye gerek olmadığı yönündeki itirazlarımızı, plan kararlarını ve Adalar halkının görüşlerini “müftülük talebi”ni gerekçe göstererek reddetti ve Büyükada’nın kıyı şeridinde yeni bir cami yapılması yönündeki kararını bir kez daha onayladı. Adalar Belediyesi yönetimi bir dernek tarafından cami projesi için açılan yarışmanın jürisine katılarak bu büyük kent suçuna ortak oldu. Böylece Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde “Büyükada sahiline İstanbul’dan da görülebilecek ve Adalar’ın Müslümanlığının simgesi olacak bir cami yapılması” yolundaki emrinin yerine getirilmesi için bir adım daha atılmış oldu. Çamlıca Tepesi ve Kadıköy sahili örneklerinde olduğu gibi camileri ve ibadet yerlerini birer siyasi simge olarak kullanma, coğrafi işaretleme alanı ve “mekansal temizlik” aracı olarak görme anlayışının son halkası Büyükada’da gündeme gelmiş oldu. Adalar halkının yüzlerce yıllık mekansal alışkanlıklarını ve yaşam tarzını, sosyal ve siyasal hesaplarla yok sayan bu anlayış kabul edilemez.
Büyükada’nın yeni bir siyasal simgeye ihtiyacı yok!
* Büyükada’da halihazırda 4 cami bulunmasına,
* Camilerden biri (Hamidiye Camii) bir kaç yıl once restore edilip bizzat Tayyip Erdoğan tarafından açılarak hizmete girmesine ve kısa bir süre önce genişletilerek kullanım alanının arttırılmasına,
* Yapımı planlanan caminin 30 m. yakınında bir mescid (Hacı Havva Özen), 200 m. yakınında ikinci bir Camii (Hamidiye Camii) bulunmasına rağmen içkili restoran ve eğlence yerlerinin tam ortasına, sahil şeridine yeni bir cami yapılması kararı, basitçe “müftülük talebi”nin ötesinde bir anlam taşımaktadır.
Mevcut camiler Ada halkı için yeterliyken ve 1/5000’lik planlarda yeni bir camiye ya da dinsel tesise ihtiyaç olmadığı ısrarla belirtilmişken, bu alanın tercih edilmesi kısa bir süre sonra mevcut kanun ve yönetmeliklere dayanılarak Büyükada İskele Bölgesinin tüm içkili restoran ve eğlence merkezlerinden “arındırılabileceğinin” işaretidir. Halihazırda Adaları fethedilecek bir bölge olarak gören anlayış tarafından Büyükada sahili böylece “temizlenebilecektir.”
Öte yandan Büyükada’nın halihazırda özellikle yaz aylarında büyük bir yoğunluğa ve yığılmaya sahne olan çarşı bölgesindeki yoğunluğu arttıracak ve ada yaşamının gündelik akışını engelleyecek olan cami projesi, hukuksuz bir nitelik taşımaktadır.
Halen yürürlükte olan mekansal planlama yönetmeliklerinde küçük camiler için öngörülen asgari büyükük 1000 m2 olmasına rağmen, caminin yapılması düşünülen alanın (eski TEDAŞ trafo binası) 465 m2‘den ibaret olması projeyi aynı zamanda kaçak ve hukuksuz hale getirmektedir.
Tüm kentsel plan ve uygulamalarda “konut+ticaret alanı” olarak belirlenen, lokanta, restoran ve eğlence bölgesi olarak kullanılan kıyı şeridi bölgesinde yeni bir cami yapılması “hizmet getiriyoruz” görüntüsü altında Adaları teleferiklerle, marinalarla, yeni rant ve imar oyunlarıyla fethetmeye çalışanların işlediği yeni bir kent suçudur.
Adalar Belediyesi yönetimi kent suçlarına ortak oluyor!
Bu süreç yaşanırken İBB tarafından tüm plan kararları, görüş ve önerileri, itirazları yok sayılan, hazırladığı planlar İBB tarafından geçersiz kılınan Adalar Belediyesi’nin yeni yönetimi, çarşı-kıyı bölgesine yapılacak yeni cami projesine başlangıçta resmi olarak karşı çıkmasına rağmen, 2014 yerel seçimlerinden sonra işbaşına gelen CHP’li Adalar Belediye Başkanı Atilla Aytaç, halka ve yurttaşların özgücüne değil İBB ve AKP ile ilişkileri iyi tutma politikasına dayanarak, bu projeye de örtülü bir destek sağlamaktadır.
• Yassıada ve Sivriada’nın imara açılması konusunda sessiz kalan,
• Yıkılması yargı kararlarıyla kesinleşmiş kaçak binaların yıkım işlemlerini gerçekleştirmeyen,
• İBB ile ilişkilerini iyi tutmak amacıyla AKP üyesi başkan yardımcıları atayan,
• Meclis toplantılarında, kent konseylerinde, panellerde, toplantılarda bir yandan demokrasicilik oynarken, diğer yandan 1/1000’lik planların uygulanmasını erteleyerek 1990’lı ve 2000’li yıllarda ANAP ve AKP’li belediye başkanları yönetimleri döneminde Adaları imar yağmasına açan ”Geçiş Dönemi Yapılandırma Koşulları”nın yeniden ihdası için Koruma Kurulu’ndan izin koparmaya çalışan ve kısmen başarılı olarak yağma tehdidini sürekli kılan Adalar Belediyesi yönetimi ve başkanı son olarak cami için kurulan derneğin hazırladığı proje yarışmasının jürisine katılarak İBB’nin Adaların kentsel ve sosyal dokusunu değiştirme politikalarıyla uyum içinde çalışacağının mesajını vermektedir.
• Sonuç olarak Adalar Belediyesi yönetimi, partisinin İBB meclisindeki karşı oyuna ve kendi resmi açıklamalarına rağmen kaçak oynayarak Adaların kentsel dokusunu ve yaşamını tahrip edecek, Adalar’a “İstanbul’dan görülecek minareler” dikmek dışında bir amacı olmayan cami projesine destek olmaktadır.
Tekrar uyarıyoruz, İBB, Adalar Belediyesi, Koruma Kurulları, göstermelik dernekler hep birlikte Adalar’a karşı suç işliyorsunuz! Bu projeyi onaylayan otoriteler, yarışmaya proje gönderen mimarlar , jüri üyeliğini, danışmanlığını, raportörlüğünü kabul eden tüm kişi ve kurumlar bu kent suçunun bir parçası olacaktır.
Cami’ye değil insan gibi yaşamaya ihtiyacımız var!
Bizler çeşitli devlet politikalarına rağmen, çok kültürlü bir yaşamı egemen hale getirmeye çalışan 7 cami, 8 manastır, 2 sinagog, 16 kilisesiyle ve cemevleriyle barış içinde birarada yaşayan Adalar halkıyız. Bayramını, paskalyasını, yortusunu birbirinin mabedlerinde ve evlerinde kutlayan, cenazelerini birlikte kaldıran Adalar ahalisiyiz. Bizim yalanlara, oyunlara, hesaplara kitaplara, kirli ilişkilere karnımız tok! Bizim İstanbul’dan görülmesi amacıyla dikilecek yeni ibadet alanlarına değil hastanelere, sağlık ocaklarına, çocuk parklarına, anaokullarına, veteriner kliniklerine, Adalararası ücretsiz ulaşım hizmetine, nitelikli ve ücretsiz eğitime ihtiyacmız var! Denizleri, ormanları, kıyıları işgal edilen, doğal ve sosyal yaşamı tahrip edilen, kaçak binalar, kaçak iskeleler, kaçak inşaatlarla doldurulan Adalar’ın siyasal simge olarak kullanılmak amacıyla yapılacak kaçak ibadet alanlarına ihtiyacı yoktur.
Tekrar uyarıyoruz! Kent suçu işliyor, işlenen suçlara ortak oluyorsunuz.
Yaşamımızdan, ormanlarımızdan, kıyılarımızdan, Adalarımızdan elinizi çekin!
Adalar Savunması