Kınalı’da herkesin Dayday namı ile bildiği bakkal Battal Kabakulak ile gelmişten geçmişten, günümüzden konuştuk.
Melih Dalbudak – Kınalıada, 22 Eylül 2015
Dayday: Ben Battal Kabakulak. 1985-86’da Kınalıada’ya geldim. Gelme nedenim, İstanbul’daki işlerimin zayıflaması ve ters gitmesiydi. Olan borçlarımı ödemek üzere, Kınalı’da Prenses Şarküteri olarak görev yapan, hizmet veren dayıoğlumun önünde tezgâh açtım. Tezgâhçılığım devam etti, bir 15 sene kadar.
Ne satıyordunuz tezgâhta?
Ciklet, çikolata, şeker, çocuk oyuncakları, Avrupa haribolar falan. O zamanlar bunların ithalatı zayıftı. Bunları satarak, bir 15 sene kadar evime baktım, çocuklarıma. Ondan sonra 1996’da, Çocuk Parkı’nın yanındaki kuruyemişçinin devrolduğunu duydum. Aşur Abi adındaki bir abiden burayı devraldık. Diğer tarafın, Prenses Çiftliği’nin devamı olarak, Prenses Kuruyemiş olarak koyduk adını. 96’dan beri burada faaliyet göstermekteyim, yaklaşık 20 sene, aşağı yukarı 19-20 sene oldu.
Nasıldı o zamanlar ada? Adaaa…çok iyiydi. Ben Rumların son dönemine rastladım. Rumlar eğlenceyi, tavernayı severdi, şendi şakraktı. Geceleri burada müzik çalarlardı, resital yaparlardı. Sahillerde mumlar yakıp, onun yanında bir şeyler söylerlerdi. Ondan sonra Ermeni vatandaşlarımız vardı, hâlâ var. Ermeni vatandaşlarımız iyidir, inşallah bu şekilde devam edecek. Onlarda mutfak çok zengin, yemeyi içmeyi bilirler. İnsana, doğaya, hayvana dost olurlar. Zaten hayvanı, doğayı sevmeyen insanı hiç sevmez.
Size herkes Dayday diyor. Neden?
Dayday demelerinin nedeni; (İçeri minik bir Arap turist girer, olta malzemesi ister. Dayday: What do you want? Turist: Arapça yanıtlar… D: Olta istiyorsun? Fish? This is) Ermeni tebasında olan vatandaşların lisanlarında Dayday, dayı demek (D: Three lira and half, three half, three lira fifty cent) Zaman zaman turist vatandaşlarımız geliyor, onlarla da tabii haşır neşir oluyoruz. Tabii Arap vatandaşlar geliyor, Suriyeliler geliyor, İngiliz geliyor. Yani dünyanın her tarafından geliyorlar. Dayday’a dönersek Ermenice’de dayı demek. Onlar da beni kendine yakın gördükleri için, dayı Türk toplumunda anne tarafından daha sevildiği için, çocuklar da beni böyle ödüllendirdiler. Ben bunun için de mutluyum.
Adanın en önemli sorunları neler?
Adanın en önemli sorunu sağlık, ulaşım ve temizlik. Çöp toplama. Zaten temizlik olmayan yerde sağlık olmaz, sağlık olmayan yerde insanlar zor durumda kalır.
80’li 90’lı yıllarda nasıldı?
Bir dispanserimiz vardı, hemen benim iki bina yakınımda. Şu an ben, Çocuk Parkı’nın yanında, motor iskelesinin karşısında görev yapıyorum. Oradaki dispanserdeki doktorlar canla başla uğraşıyorlardı. Şimdi aile hekimlerimiz var ama bizimki Büyükada’da. Burada da sağlık ocağımız var. Geceleri yetersiz kalıyorlar. Acilde bir şey yok yani bir kalp spazmı geçirseniz, motorla karşıya gidecek, motoru bekleyeceksiniz. Fakat bir zorluğumuz var, lodos olmayacak. Lodos olursa onlar da (motorlar) hikâye. Hiçbir işe yaramıyor, kaderiyle baş başa kalıyor vatandaş.
Siz yaz, kış da buradasınız. Bakkal gözüyle nasıl ada halkı, nasıl değerlendirirsiniz? İstanbul’da da çalıştınız.
Tarihe göre mi değerlendireyim, şimdiye göre mi?
Buradaki toplumsal yapıyı nasıl görüyorsun?
Toplumsal yapı, egoist, çoğu bencil -hepsini katmayayım tabii, iyi abilerimiz, dostlarımız var- ama çoğunlukta değiliz. Keşke onlar çoğalsa da, egoizm ve bencillik azalsa.
Eskiden de mi öyleydi?
Eskiden, hayır. Yardımseverdi. Yani bir yaşlı, bir şey olduğunda elinden paketi alır götürürdük. Ben dahi yapardım bunu. Şimdi de yapıyorum ama benim yanımdaki yapanlar azaldı. Ben sivrildim. Yani uyanıklık artık şey oldu, şerefsizlik, -afedersin, çok özür dilerim- çiğlik, açıkgözlülük oldu. Namuslu olursan da keriz ve salak oluyorsun. İnsana değer verdiğin, hayvanı sevdiğin zaman da “salağın teki, kendine uğraş bulamamış öyle yaptı, boşluktaki adam” diyorlar. Olsun, desinler hocam. Ben, böyle, bu şekilde insanı sevmekten, hümanist olmaktan mutluyum.
Bir şansın daha olsaydı yine Kınalı’ya mı gelirdin?
Şimdi, eski halinde olsa gelirim. Yani 1985’lerde olsa gelirim. Çünkü insan sevgisi vardı, hayvana sevgi vardı, dostluk vardı. Gelirim yani. İstanbul’dan iyidir burası.