İstanbullu Denizciler, Yelkenciler, Balıkçılar, Hamlacılar, Tayfalar, Pantonlar, Balıkhaneler, Kayıkhaneler Ahalisi, Deniz Halkı ADALAR SİZİ ÇAĞIRIYOR!
Kentimizi boğuyorlar, denizimizi yokediyorlar, Marmara Denizi’ni betonla dolduruyorlar. Daha şimdiden Yenikapı’yı, Maltepe sahillerini binlerce metrekarelik betonla kapladılar, dev inşaatlarından, AVM’lerden rezidanslardan çıkan hafriyatı denizlerimize döküyorlar. Şimdi sıra Adalarımıza geldi. Adalarımızı ranta, talana, yandaşa, paydaşa açmaya hazırlanıyorlar… Kınalı’nın ve Heybeli’nin, Büyük ve Burgaz’ın, Sedef ve Tavşan’ın ormanlarını, plajlarını, yollarını, patikalarını kapatıyorlar. Adalarımızı alışveriş merkezleriyle, dev otellerle, marinalarla, teleferiklerle tehdit ediyorlar. Sivri ve Yassıada’yı yıkıp yeniden yapmayı, çal-yap-kaç planlarıyla ele geçirmeyi hedefliyorlar. Yüzde 70’lere varan imar izinleri çıkartıyorlar, “Size hastane yapacağız” diye sağlık otelleri, “Kongre merkezi yapacağız” diye AVM’ler, “Demokrasi müzesi yapacağız” diye lüks kongre ve turizm merkezleri tasarlıyorlar.
Yoksulluk ve yoksunluk kıskacına aldıkları Adalar halkını “turizm, kalkınma ve zenginleşme” vaatleriyle teslim almaya çalışıyorlar. Seçimlerin üstünden bir ay geçmeden yeni projelerin haberleri geliyor.. Ama Adalar ahalisi biliyor. Tüm adaların, İstanbul ve adalardaki canlıların hayatı birbirine bağlı. Sivriada’ya çakacakları her çiviyle Marmara’daki mercanlar ve balıklar ölecek, Yassıada’ya vurdukları her kazmada İstanbul’un kuşları yok olacak, denizcilerin şu koca denizde yanaşacak bir iskelesi, alarga bekleyeceği özgür bir kıyısı, yanaşacak sakin bir limanı kalmayacak.
Denize ve adalarımıza döktükleri her metrekare betonda diğer adalarımızdaki balığımız, kuşumuz, ormanımız, emeğimiz ve hayatımız çalınacak. Sivri’nin balık yumurtası kaynaşan mercanları, Yassı’nın rüzgarları yok olacak. Diktikleri her teleferik direğinde, her marinada, her baz istasyonunda gökyüzümüz, denizimiz ve toprağımız kararacak. Biz biliyoruz ki doğamızın, emeğimizin, tarihimizin, anılarımızın, kültürümüzün, ekmeğimizin yok edilmesine karşı Adalar’ı, Marmara’yı ve birbirimizi savunmaktan başka çaremiz yok. Tüm halkın sahip olduğu ormanların ve denizlerin, gökyüzünün ve toprağın satılıp savılmasına, duvarlar ve telörgülerle çevrilmesine, hayatın devam edebilmesi için ıssız kalması gereken bölgelerin kar ve rant hırsıyla talan edilmesine karşı direnmekten başka yolumuz yok. Denizde, denizle yaşayanlar, denizler ahalisi!
Şimdi Adalar sizi, binlerce yıllık dostlarını yalancıya, talancıya, rantçıya karşı birlikte direnmeye çağırıyor… Zaman orsaya kaçma, istinga etme zamanı değil!
Rüzgarüstüne çıkın, dümeni Adalara, Sivri’ye, Yassı’ya kırın, livarınız dolu, ağınız, çapariniz dolgun, kazancınız hayırlı, umudunuz kardeşlik, ganimetiniz özgürlük olsun. Poyraz dostunuz, rüzgarınız neta olsun. Hepimize rast gele… Adalar Savunması 25 Nisan 2014