Hazal Ocak
Türkiye’nin oksijen kaynağı ve akciğerleri ormanlar, yangın tehdidiyle yüz yüze. Resmi istatistiklere göre son 5 yılda yaşanan orman yangınlarının yüzde 87’si insan kaynaklı nedenlerle gerçekleşti. Onlarca futbol sahası büyüklüğünde orman alanı yandı. Orman yangınlarını, etkilerini, nasıl önlenebileceğini ve geri dönüşü olup olmadığını Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Erdoğan Atmış, sivil toplum kuruluşları ve yurttaşlarla konuştuk. Uzmanlar, etkin ve doğru mücadeleyle ormanları yaşatmanın mümkün olduğu görüşünde.
Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Onur Akgül: İklim krizinin derinleşmesi, ormanları da yangınlara karşı daha kırılgan hale getirdi. Ormanları tehditlere karşı koumak için, yangın öncesi ve sonrası geniş çaplı önlemlere ihtiyaç var. Ormanların maden, altyapı vb. projelerine yönelik tahsisinin kaldırılması, muhafaza ormanları bölgelerinin sayısının artırılması ve bölgelere uygun türler gözetilerek kapsamlı bir ormanlaştırma politikasının başlatılması büyük önem taşıyor.
‘Orman yangın alarmı’ ilan edilmeli
Kuzey Ormanları Savunması’ndan Başar Toros: Son yıllarda madencilik, altyapı, enerji, inşaat ve orman endüstrisi gibi sektörlerin şantiyesi ve hammadde deposu olarak ağır tahrip içinde kalan ormanların geri kalanı da büyük oranda “tabiat parkı” ve benzeri isimler altında ranta açılarak yoğun insan baskısına maruz kalıyor. Özellikle sıcaklık/nem/rüzgâr açısından en riskli dönem olan haziran-temmuz-ağustos aylarında, yangınların çıkmasının önüne geçecek tedbirleri içeren bir “Orman Yangın Alarmı” ilan edilmesi zorunlu bir hal almıştır. Orman Yangın Alarmı aylarında ormanlar denetimsiz girişlere kapatılmalıdır. Ormanların tabiat parkı gibi adlar altında ticarethane yapılmasına son verilmeli, ormanlar araca ve mangala kapatılmalı, toplumun mesire ihtiyacı için yeni yeşil alanlar oluşturulmalıdır.
‘Mirasa sahip çıkmalıyız’
Çanakkale bölge sakini avukat Ali Furkan Oğuz: Yanan orman alanları, vasfını yitirmiş araziler olarak asla değerlendirilmemeli ve ağaçlandırılması yapılmalı. Ağaçlar ve ormanda yaşayan tüm canlılar bizim doğal mirasımız. Ne yazık ki ormanları yitirmemiz yalnızca yangınla olmuyor. Dev maden sahaları yaratabilmek adına ciddi anlamda ağaç kesimi ve doğa tahribatı yapılıyor. Tonlarca ağır maden içerikli toprak yeryüzüne çıkarılıyor ve ormanlık alanlar yitiriliyor. Anayasa madde 56’dan doğan çevreyi koruma hakkı ile doğasına ve yaşamına sahip çıkanlar ise hukuka aykırı olarak göz altına alınıyor ve haklarında hukuka aykırı olarak cezai işlem uygulanıyor. Hepimizin yaşam hakkı için mirasımıza sahip çıkmalıyız.
Yapılaşma kolaylaştı
Prof. Dr. Erdoğan Atmış: Orman yangınlarının hepsini önlemek mümkün değil. Fakat orman yangınların sayısını azaltmak ve yanan alanların miktarını düşürmek mümkün. Bunun için orman yangın, riski olan yerlerde ormanların bakımını iyi yapmak gerekiyor. Son yıllarda orman alanlarındaki yapılaşmaların kolaylaştırılması, ormanlarda yapılan turistik tesisler ve rekreasyon alanları, enerji iletim hatları vb. tesislerle ormanların yangın konusunda daha büyük bir risk altına girdiğini görmek gerekiyor.
‘Orman yeniler’
Yanan alanların hemen ağaçlandırılması gerektiği konusunda bir baskı oluşuyor. Oysa ormana bu tür müdahaleler ormanın ekolojik yapısını daha da bozma riski taşıyor. Bunun yerine yanan alanın sınırları ormancılık örgütü tarafından tel örgüyle çevrilip bir yıl beklense o ormanın kendini o süre içinde onarma ihtimali var. Çünkü orman ekosistemleri biz insanlar yokken de kendini milyonlarca yıl var etmiş. Eğer o orman bir yıl içinde kendine gelmezse ormancılık örgütü tarafından başarıyla tohum atarak veya tekrar fidan dikerek tekrar ormanlaştırılabilir. Zaten ormancılık örgütünün bunu yapması anayasa gereğidir. Ormanların yaşadığı yangından çok daha büyük tehlikeler var. Ülke ormanların turizm, enerji, ulaşım, eğitim, madencilik vb. nedenlerle ormancılık dışı amaçlar için kolayca tahsis ediliyor. Türkiye’de şu ana kadar 700 bin hektar orman alanı orman ormancılık dışı amaçlara tahsis edilmiş. Bu miktar her yıl hızla artıyor. 2004-2018 yılları arasında orman yangınlarıyla yanan orman alanı yılda ortalama 8 bin 235 hektarken, bu tür ormancılık amacı dışında tahsis edilen orman alanları yılda ortalama 28 bin 333 hektar. Yani orman yangınlarının 3.5 katı.
WWF – Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı): İklim krizinin etkisiyle hassaslaşan doğa, yeni tip orman yangınları riskiyle karşı karşıya bulunuyor. 1937 yılından günümüze kadar yaklaşık 111 bin adet orman yangını yaşanırken bu yangınlar sonucunda 1 milyon 690 bin hektar orman alanı yandı. Son 20 yılda ise ortalama 7 ile 10 bin hektar arasında orman yangını yaşamaktayız.
TEMA VAKFI: Türkiye’de, istatistiklere göre son 5 yılda yaşanan orman yangınlarının yüzde 87’si (adet olarak) insan kaynaklı sebeplerle gerçekleşti. Yine resmi verilere göre insan kaynaklı yangınlar sebebiyle tahrip olan orman alanlarının oranı yüzde 98 (yüzde 54’ü piknik ateşi, çoban ateşi, sigara, anız yakma gibi ihmaller; yüzde 40’ı faili meçhul; yüzde 4’ü kasıt). Orman yangınları ormana zarar veriyor.
(Hazal Ocak – Cumhuriyet)