İmar affının 6 ay daha uzatılmasına ilişkin bir açıklama yayımlayan TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, “İmar affı ekonomik ve siyasi rant hesaplarıyla uzatılmaktadır” dedi. Pek çok ilçede olduğu gibi sit alanı olarak koruma altında olmasına rağmen Adalar’da tarihi, doğal ve kültürel mirası tahrip eden imar affı uygulaması kültürel varlıkları yokediyor. Adalar’da özellikle 1980-2018 arasında büyük bir yıkıma yolaçan yasadışı imar uygulamalarını af kapsamına alan kanun Adalar’ın mimari ve kültürel değerlerini de yokediyor.
24 Haziran seçimleri öncesinde seçim vaadi olarak sunulan ve kamuoyuna “imar barışı” adıyla servis edilen imar affı Ocak 2019 tarihi itibariyle 6 ay daha uzatıldı.
Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu (İKK), AKP’nin imar affından 40-50 milyar TL gelir öngördüğünü fakat şimdiye kadar yalnızca 14 milyar TL gelir elde edebildiğini anımsatarak, “İktidar, yaklaşan yerel seçimleri de gözeterek, talep yoğunluğunu bahane etmiş, ekonomik ve siyasi rant hesaplarıyla süreyi ikince defa uzatmıştır” dedi.
TMOBB İKK, imar affının mülkiyet ve imar sorunu olan, ruhsatsız ya da imar mevzuatına aykırı olarak eklentiler yapılmış yapıları da kapsayacak biçimde daha önce çıkarılan imar aflarında rastlanmayan ölçüde geniş bir kapsamla hayata geçirildiğinin altını çizdi.
TMMOB İKK’nin konuya ilişkin yaptığı açıklamanın devamında ise şu ifadalere yer verildi:
İmar barışı uygulamalarının ülkedeki tüm yerleşmelerin sağlık ve güvenliğinin yanı sıra doğal, tarihi ve kültürel varlıklarını tehdit altına almakla kalmayıp, uygulanmaya başlandığı andan itibaren sayısız bireysel ve kurumsal hukuk davasının konusu olacağı ve özellikle sit alanlarında ayrıcalıklı bir biçimde kapsam dışında bırakılan ve aynı statüyü taşıyan alanlardan gelecek itirazlar sonucunda daha da genişleme eğilimi taşımakta olduğu açıktır.
İstanbul özelinde bu imar affı, doğa olayların afete dönüşerek binlerce insanımızın hayatını kaybetmesine, meşrulaştırılan kaçak yapı stoku nedeniyle depremlerin yıkıcı etkisinin artmasına, dere yataklarında ve kıyılardaki kaçak yapılar ise sel felaketlerine yol açacaktır. Ayrıca orman alanları, içme suyu havzaları, tarihi, doğal, kentsel, arkeolojik sit alanları üzerinde inşa edilen kaçak yapıların af kapsamına alınmasıyla kamusal kaynaklarımız da yok edilmektedir.
Boğaziçi öngörünüm bölgesinin de imar affı sınırlarına dâhil edilmesiyle ilgili bölge sınırları içerisindeki bina ve tesisler dâhil olmak üzere, bütün kaçak yapılar yasal hale getirilerek, tarihi ve kültürel mirasımız zarar görecektir.
Kaçak yapı stokunun meşrulaştırılması, ülkemizin köklü sorunlarından biri olan kaçak yapılaşmanın sürmesine ve gelecekte yapı güvenliği konusunda yeni sorunlara sebep olmaktadır. İmar aflarıyla kaçak yapı teşvik edilmekte, planlama, mimarlık ve mühendislik süreçlerini uygulanamaz hale getirilmektedir.
Bu hususta imar affının bir toplum sağlığı ve güvenliği sorunu olduğu kabulüyle, sağlıklı, güvenli ve yaşanabilir bir çevre için siyasi iktidarı Anayasal görevini yapmaya davet ediyoruz. Sermaye ile yapılan “barış” olarak tarihe geçecek bu imar affı uygulamasından, imar affı süresinin ekonomik ve siyasi rant hesaplarıyla uzatılmasından, halk sağlığı ve güvenliği yerine sermaye tercihinden, acil olarak vazgeçilmeli, planlama, mimarlık mühendislik süreçleri işletilerek sağlıklı ve nitelikli yapı stoku oluşturulmalıdır.