Deniz, Ada, Özgürlük Dokuz Ada Bir Deniz
(*) Buğday Dergisi için Ağustos 2015 tarihinde kaleme alınmıştır…
Ömer Suvari-İpek Oskay
“… Yassıada’da doğa adayı geri almaya devam ediyor. Su Ürünleri Fakültesi’nin iki yıllık bir maceradan sonra adadan çıktığı 1995 yılından beri kalıcı bir yerleşimin bulunmadığı adadaki askeri-sivil bütün yapılaşma doğa tarafından hızla çözülüyor ve Yassıada’nın her yanından doğal yaşam, çeşitlilik ve zenginlik fışkırıyor. Geçmiş dönemde Yassıada’ya getirilen fistık çamı, sarı ve kızıl çam, zeytin ve incir gibi türler adanın yerel ağaçları olmuş durumda ve adanın güney ve doğu yamaçları meyve vermeye devam eden böğürtlen ve kuşburnu çalılarıyla kaplı. Yine rezene, radika, kekik, nane, kuşkonmaz, çeşitli mantarlar, aloe vera ve agav cinsleri büyümeye devam ediyor. Doğal çeşitlilik yerleşim bulunan İstanbul adalarındaki ehlileştirilmiş ekosistemle karşılaştırılmayacak kadar zengin…. Adanın daha kayalık olan batı ve kuzey batı yamaçları balıkçıl, leylek, martı ve karabatakların yuvası olmaya devam ediyor. Göçmen kuşların Marmara’daki en önemli yumurtlama ve konaklama alanlarından biri olan Yassıada’nın orta bölümündeki sarnıçlar ve Kuzey yamaçlardaki Bizans kalıntıları ise halen araştırılmayı bekliyor. Tarihi kayıtlardan bildiğimiz manastır, sarnıç, hücre, çilehane yapıları gibi Bizans yapıları ve antik döneme ait yapılar henüz kazılmış değil.” Adalar Savunması, 27 Aralık 2014, Yassıada-Sivriada Gezi ve Gözlem Notları
Adalar Savunması tarafından 27 Aralık 2014 tarihinde yapılan Yassıada ve Sivriada gözlem gezisinden alıntıladığımız bu notlar, şu an Yassıada’da yürütülen inşaat sürecinde doğal ve tarihi yaşam adına neler kaybettiğimizi kısaca özetliyor. Bunların yanı sıra Yasssıada’nın Marmara kıyı ve deniz eko sistemi açısından büyük önem taşıyan balık yumurtlama alanlarını, Marmara akıntıları için oynadığı düzenleyici rolü, adanın topoğrafyasını, silüetini ve tarihi niteliklerini de tümüyle kaybediyoruz.
Yassıada “demokrasi adası” yapıyoruz görüntüsü altında 5 yıldızlı oteller, marinalar, lokantalar, pasta salonları, kafeteryalar, gece kulüpleri, kuaförler ve hatta otoparklarla doldurulmak üzere AKP ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) eliyle MESA Holding’e bağlı MESA İnşaat tarafından büyük bir şantiyeye dönüştürülmüş durumda. Adalar Savunması tarafından milletvekilleri, belediye meclis üyeleri ve yaşam savunucularıyla birlikte 3 Ağustos 2015 tarihinde düzenlenen Yassıada ziyaretinde adanın neredeyse tamamıyla yokoluşun eşiğinde olduğunu gördüğümüzde yaşadığımız üzüntü ve öfke hepimizi, bu yokoluşa karşı mücadelenin yeni yollarını bulmak için çalışmaya sevkediyor.
Elbette Yassıada’da kaybettiğimiz yalnızca doğal hayat, büyük önem taşıyan bir ada eko-sistemi ve tarih değil. Aynı zamanda bütün Adalar ve İstanbul halkının kamusal mekanlarından birini, İstanbul’un insan eliyle ehlileştirilememiş az sayıdaki müşterek alanlarından birini de yitiriyoruz. Ve biliyoruz ki Yassıada için direnemezsek sırada tüm adalarımız var.
Bugün görüyoruz ki insan, kar ve sermaye odaklı siyaset rantı Taksim gibi meydanlarımızı, Kuzey Ormanları gibi ormanlarımızı, Karadeniz’deki ve Anadolu’nun çeşitli bölgelerindeki derelerimiz ve akarsularımızı olduğu gibi Adalarımızı, yani en olanaksız, en nadir, en korunaklı müşterek alanlarımızı da yokediyor. Adalarımız hakkında plan yapma yetkileri üzerinde yaşayan insanlara danışılmaksınız, yerel yönetimlerin ve koruma kurullarının onayı dahi devre dışı bırakarak, merkezi otoriteye ve bakanlıklara, bir Kanun Hükmünde Kararnameyle kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlanıyor ve olağanüstü yasalarla yokediliyor.
Adalar Savunması Yassıada’da devam eden hukuksuz inşaat ve imar sürecinin durdurmak, yaşama, kültüre ve insanlığa karşı işlenmiş ve işlenmekte olan bu büyük suça karşı tüm yaşam savunucularını birlikte mücadeleye ve Yassıada’dan ve Sivriada’dan Elinizi Çekin, Bırak Issız Kalsın! demeye çağırıyor…
