PRENS ADALARI, ADALARDA İKAMET EDENLERİN ADALI OLABİLMESİYLE
KURTULUR ANCAK!
(Asiye ne kurtulur, ne kurtulmaz)
H. Cevad Özdil
Adalar ilçesi kadar, kültür ve tabiat varlıklarıyla barışık şekildeki bir hayatı organize etmek kadar kolay bir ikamet yeri bulunamaz.
Niye kolay peki?
Çünkü;
Eski bir yerleşim.
Sınırları denizle çevrili.
Şehirden ulaşım deniz aracıyla.
Sit bölgesi yapılmış.
Yapı stoku belirli.
İnşaat izni sınırlı.
Motorlu araç geçmişi yok.
Ve sayılabilinecek benzeri özellikler.
O halde niye olamıyor?
Çünkü;
1- Merkezi/il idare onu şehirdeki herhangi bir yerleşim yeri olarak görüyor. Yerel idarenin organizasyonu da buna göre belirleniyor. Misal, Şişli gibi çok büyük, kozmopolit ve rantiyenin ağzını sulandıran bir yerleşimin idaresi nasılsa burası da öyle oluyor.
2- Seçilen yerel idare de bu anlayışla belirleniyor.
Böylece ne oluyor?
Halkın idareye katılımını önemsemeyen ve Adalar’a has özellikleri içselleştirememiş, partilerin atadığı insanlardan oluşuyor.
Bu iki yanlışın birleşmesi de daha büyük yanlışları doğuruyor.
Adalar’da ikamet edenler adalara yabancılaşıyorlar. Hissedilen bu yabancılaşma, yaşadığı yeri umursamayanlardan oluşan bir kalabalık yaratıyor sadece.
Bu kalabalık Adaları, vazgeçilemez zenginliklere sahip; tabiatının, tarihinin, kültür varlıklarının korunarak, çoluk çocuk sağlıklı ve mutlu bir hayat sürdürecekleri yer olarak değil, kendilerine ait olmayan herhangi bir yer olarak görüyorlar. Göçle gelenlerde ise tabiatiyle bu eğilim daha fazla böyle oluyor.
Bu anlayış şu sonucu veriyor. Artık Adalı dediğimiz bu kalabalık Adalar’ı, geçinebilmek, birikim yapabilmek, bir yer sahibi olabilmek ve hatta daha da maddi zenginlik elde edebilmek için her şeyi yapmanın mazur görülebileceği bir yerleşim olarak görülmesine yol açıyor.
Bu ise Adalı(!) eşrafın yerel idareye baskı yapmasını ve bundan sonuç alabilmesini kolaylaştırıyor.
Bu sebepledir ki, Adalar’ın yukarıda sayılan özelliklerini önemseyen ve böyle bir yerde yaşamayı tercih ettiği için Adalar’a taşınmış çevre dostu insanları bizar ediyor.
Bu sebeple o insanlar adaların özelliklerini kaybetmemesi için çalışıyorlar fakat onlardan çok önce buraya yerleşmiş olanların katkısını alamıyorlar. Hatta, ‘asıl adalı biziz, biz ne dersek o olur’ gibi bir yaklaşımla o çevre dostlarına kızıyorlar bile. Buna karşılık eski dediğimiz adalılar bir şey yapıyorlar mı? Heyhat!